|
|
Osmanlı Sarayında Ramazan |
|
Cankat
Şef Aşçıbaşı
Kayıt: 04.04.2009
Mesajlar: 725 Şehir: İzmir |
Kısa URL: https://ml.md/lc79274
Gönderme Tarihi: 16.Ağu.2012
1,788 defa indirildi / yazdırıldı
|
Anadolujet Magazin
11 ayın sultanı Ramazan ayının hazırlıkları sarayda bir-iki ay önceden başlardı. Saray halkı ve konuklar iftarda ufak tabaklarda envai çeşit reçel, zeytin, pastırma, kavurma, sucuk, peynir, hurma ve benzeri iftariyeliklerden oluşan bir sofraya buyur edilirlerdi. İftarla kısa bir duanın ardından besmele çekerek Kabe’den gelen zemzem suyuyla oruçlar açılırdı. Akşam namazı için sofradan kalkıp namazı kıldıktan sonra tekrar yeni hazırlanan sofraya oturup çorbayla başlayarak ana yemeğe geçerlerdi. Yemek sonrası tatlı yenirdi.
Günümüze gelen belgelere dayanarak söylüyoruz ki sultana yumurtayı hümayun ikram edilirmiş. Bu yemek için halka halka doğranmış soğanlar yağda öldürülüp sonra da ince pastırma dilimleri ile çok az su, sirke biraz da bal veya şeker konulurmuş. İki taşım kaynadıktan sonra kırılacak sayı kadar yumurta yuvaları açılır günlük yumurtalar bu yuvalara kırılırmış. Kapağı kapattıktan sonra yumurtalar çok pişmeyecek kıvama gelince servis yapılırmış.
Osmanlı döneminde Ramazanlarda iftara gidilen evlerde konuklar iftarlarını yaptıktan sonra ev sahibi tarafından giderlerken diş kirası olarak adlandırılan hediyeler verilirmiş. Diş kirası olarak kadife keselerde, şık kutularda, bohçalarda tespihler, gümüş tabaklar, seccadeler, gümüş akçe veya altın paralar hediye edilirmiş.
|
Osmanlı Sarayında Ramazan |
|
afyon lokumu
Aşçıbaşı
Kayıt: 01.06.2016
Mesajlar: 24 Şehir: Afyonkarahisar |
Kısa URL: https://ml.md/lc117287
Gönderme Tarihi: 02.Haz.2016
1,028 defa indirildi / yazdırıldı
|
THY Skylife
Sarayın önemli geleneklerinden biri, sultanların ramazanın 15. gecesi kutsal emanetleri, özellikle Hırka-i Şerifi ziyaret etmesiydi. Bu ritüelin ardından sultana, saraydaki çeşitli aşçıların hazırladığı soğanlı yumurtalar ikram edilirdi. Her bir soğanlı yumurtayı ayrı ayrı tadan sultan, en beğendiklerini yapan aşçıyı seçer ve Enderun aşçıbaşısı ilan ederdi.
Osmanlıda iftar sofraları iki aşamadan oluşurdu: iftariye ve yemek faslı. İftariyede, hızlı yemek yemeyi önlemek ve gün boyu aç kalan mideyi yormamak için geleneksel kahvaltılıklar ve sıcak pide sunulurdu. Bu fasıldan sonra akşam namazı kılınır, ardından tekrar sofraya oturulur ve ikinci fasıl başlardı. İkinci fasla mutlaka çorbayla başlanır ve pastırma çeşitleriyle devam edilirdi. Sonrasında Osmanlı mutfağının en güzel et yemekleri servis edilir ve iftar sofraları muhakkak güllü aşla biterdi. Günümüzde güllaç olarak bilinen güllü aş, mısır nişastasından açılan, stoklandıktan sonra süt ve şekerle ıslatılıp yenen yufkalara gülsuyunun eklenmesiyle ortaya çıktı. Arif Bilginin Osmanlı Saray Mutfağı kitabı, güllü aşın 1489 yılında Osmanlı saray mutfağına alındığını gösteriyor.
Sahurlar ise genelde sade geçerdi. Sofralarda tok tutan hamur işi, börek veya pilav sunulur, aç kalacak bünyedeki şekerin düşmesini önlemek için de mutlaka hoşaf ikram edilirdi.
|
|
Osmanlı Sarayında Ramazan Tarifleri Diğer Konular
|
|